18 Nisan 2012 Çarşamba

Güzel Bir Pazar Günü

Pırıl pırıl bir gündü ...Ve nasıl kalabalıktı İBB nin Florya Sosyal Tesisleri.Yine değdi.Bol fotoğraf çektim şekerim o bana yetti açıkcası geri kalan herşey önemsiz kaldı onun yanında.
Ya kızlar bütün çiçekleri mıncıklamak istediler.Aslında onları bıraksan çiçek tarhlarının üzerine yatacaklardı ya ...


Cerennnnnn bak burda ne var

Ne varrr


AAAAA bunun içinde ne var Anne!

Yapma çocuğum

Bunların içine de bakalım Abla!


Bu tombik ellere fırsat verilse idi ...ama malesef fazla verilemedi.Aslında ben onların araştırarak herşeyi öğrenmelerini istiyorum.Kurcalasınlar ,baksınlar,nedir diye sorgulasınlar ,sorgulamayı öğrensinler
Ve son durak park...

Oyna ey çocuk

İçinden geldiğince oyna

Umarsızca ,

Patavatsızca oyna..

Biraz yaramaz,biraz ......

7 Nisan 2012 Cumartesi

Mini İstanbul Turu

İstanbul da olmak .Bu şehrin kahrı bir tek güzellikleri için çekilir herhalde.Güzel bir kadın İstanbul,bir o kadar nazlı ,bir o kadar kaprisli ve bir o kadar mağrur.Ama keşmekeşi,kışın ve yazın değişmeyen trafik cilesi Eminönü'ne indiniz mi yerini martı sesleri ile vapurların çığlıklarına bırakır ya o işte size yeter.Hele birde elinizde simitinizle vapura bindimiydiniz keyif asıl ozaman başlar.Bir demli çay getir evladım der kendinizi şöyle rüzgar almayan ama manzara hakim bir köşeçiğe atıverirsiniz.

Sizden keyiflisi yoktur.20-25 dk.artık başka bir dünyanın insanı oluverirsiniz.Ne sınavlar,ne hanımın dırdırı,ne potronun istekleri,ne geçim derdi.....offff be serin serin mevsimine göre ılık ılık esen rüzgar saçlarınızda şöyle bir dolaşır.Sanki kadim dünyalardan gelmiş ılık bir nefestir.Sanırsınız ki deniz kızları kafalarını gösterecek köpüklü suların arasından



Martılar bir an sizi kendinize getirir gibi olur ama.Geçmişin o derin çukurunda bedeninizin ilk nefes alışını duyumsarsınız.Çığlıklara sizde eşlik etmek istersiniz,tıpkı yıllar önce yaptığınız gibi ama artık çok ama çok uzaklardadır bazı şeyler.


Kızların programını çizdiği bir gündü.2 katlı otobüse binmek istediler birgün trafikte çift katlı otobüsü görünce ve bir başka gün her sabah gördükleri trene binmek istediler.Lütfen anne lütfen.Evet İstanbul dayız ama trene binmemişlerdi,metroyu görmemişlerdi hiç ve tranvayı da




Her yere arabayla...bazen bundan bıkıyorum.İstanbul'u koklayamıyorsunuz,İstanbul 'a dokunamıyorsunuz.Evet önünden zırt araba ,gideceğin yerde in ve geri dön.Bu şikayet değil lütfen yanlış aanlama şekerim,şanslıyım biliyorum hemde çok.Akşam saatleri dönüş cilesini çok iyi bilirim,otobüslerde sıkışık tıkışık gitmeyi de ama İSTANBUL bu işte .


Yol güzergahı söyleydi.Bahçeşehir den Bakırköye çift katlı otobüsle gittik.Meydan da indik.Birer simit aldık ve Tren istasyonuna yollandık.Trenle Eminönü.Trende simitlerini yediler.Sirkeci istasyonunda biraz soluklandık.Burada da muzlarını yediler.



Yürüyerek sahile indik.Ve ilk bekleyen vapur Üsküdardı kendimizi ona attık.Çok eğlendiler ,martılara simit attılar ,köpükleri seyrettiler.Ve karınları gene açıktı.Bu sefer de Üsküdar iskelesinin karşısındaki bifeden sosisli aldım onlara.



Sosisliler tam biterken bir baktık ki gideceğimiz vapur gelmiş.Apar topar ona bindik.Eminönünden eve gidiş ise tranvayla oldu.Esenlere kadar onunla gittik.Babaları bizi oradan aldı.Geri bildirimleri harikaydı.Çok mutlu olmuşlar ama daha binmedikleri araçlar kalmış.Onlara da işim olmadığı zaman bindirebilirmiymişim ?METRO ve METROBÜS.


Evet tabiki onlara da binebiliriz.


Çoçukları mutlu etmek bu kadar kolay işte.Ne oyuncaklar,ne kıyafetler ne de diğer maddi şeyler.


Yalnızca onlar için birşey yaptığınızı hissettirmek ve onlara yalnız onlara zaman ayırmak.